Hukuki Dinlenilme Hakkı Nedir
Hukuki Dinlenilme Hakkı Yargıtay Kararı
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2021/3034 Esas ve 2021/4381 Karar sayılı ilamında “Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hâkimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2021/1003 Esas ve 2021/2822 Karar sayılı ilamında “Bu durumda davalı kadına dava dilekçesi tebliği usulsüz olup davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. (Yargıtay HGK 17.12.2014 tarih, 2013/1372 esas ve 2014/1065 karar). O halde, mahkemece yapılacak iş; davalıya usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği, cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti (HMK m. 140) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması ile bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde davalının yokluğunda hüküm kurulması hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali niteliğinde olup bozmayı gerektirmiştir.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 14.Hukuk Dairesi 2021/903 Esas ve 2021/2645 Karar sayılı ilamında “Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde de “hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hâkim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hâkim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 16.Hukuk Dairesi 2021/2173 Esas ve 2021/3127 Karar sayılı ilamında “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3. maddesi "mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2019/520 Esas ve 2021/2929 Karar sayılı ilamında “…davalıların da kararı temyiz etmesi halinde temyiz dilekçesinin hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından karşı tarafa tebliğ edilmesi ve bu şekilde temyiz ve tebliğe ilişkin usuli işlemlerin tamamlanması…”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2021/2273 Esas ve 2021/6318 Karar sayılı ilamında “Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2021/635 Esas ve 2021/6194 Karar sayılı ilamında “Dosya kapsamına göre; davacının ıslah dilekçesinin ve ek raporun davalı vekiline tebliğine ilişkin mahkemece 01.10.2015 tarihli celsede ara karar kurulmuş ise de, ıslah dilekçesinin ve ek raporun davalıya edildiğine ilişkin tebliğ mazbatası dosyada yer almamaktadır. Bu husus hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup davalı tarafa ıslah dilekçesinin tebliği, beyanda bulunması için süre verilmesi ve sunulan beyanlar değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı vekiline ıslah dilekçesi ve ek rapor tebliğ edilmeden ve bu suretle davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması ve usul ve yasaya aykırı olup Dairemizce bozma nedenidir.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2017/3714 Esas ve 2018/4970 Karar sayılı ilamında “Yine HMK'nın 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise, HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup buna göre, mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.”şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Bayar Hukuk Bürosu kurucusu Avukat Hüseyin BAYAR, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27.maddesinde düzenlenmiş yargılamaya hâkim olan ilkelerden hukuki dinlenilme hakkı ile alakalı olarak Yargıtay Hukuk Dairelerinin emsal kararları ile birlikte kaleme almıştır.