Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü
Konu Hakkındaki Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2014/5221 Esas ve 2015/5534 Karar sayılı ilamında “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Dürüst Davranma ve Doğru Söyleme Yükümlülüğü başlıklı 29. maddesinde “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.” Dürüstlük Kuralına Aykırılık Sebebiyle Yargılama Giderlerinden Sorumluluk başlıklı 327. maddesinin 1. fıkrasında “Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir.” denilmiştir…. Hakkın kötüye kullanılmasını; hukuken var olan bir hakkın sınırlarını aşarak ya da o hakkı gerekçe göstererek hukuka aykırı eylemler yapma durumu olarak veya bir hakkın yasaların tanıdığı yetkilerin sınırları içinde olmakla birlikte, amacından saptırarak kullanılması olarak da açıklayabiliriz. Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yani bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyorsa veya hak sahibine sağladığı yarar ile başkasına verdiği zarar arasında aşırı dengesizlik varsa bu durumu hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirebiliriz. Anayasa başta olmak üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hak sahibinin hakkını kullanırken objektif iyi niyet kuralları içinde hareket etmesini emretmiş aksi davranışın hukuk düzeni tarafından korunamayacağını belirtmiştir. Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum hukuk düzeni tarafından korunamaz. Hâkim yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorundadır. İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının 2 ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağı için mahkeme tarafından borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi isabetli olmamıştır.” şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2016/30200 Esas ve 2020/14567 Karar sayılı ilamında “Davacının çalıştığı tüm süre boyunca hiç ücret almadığına ilişkin 24.11.2015 tarihli dava dilekçesi kendi içinde çeliştiği gibi aynı işveren hakkında 03.04.2014 tarihinde açılan dava dilekçesi içeriği ile de açık şekilde çelişkili durumdadır. İlk davada asgari ücret ödendiğinin açıklanması, sözü edilen ödeme yükünün işverene ağır geldiği için sözleşmenin feshedildiğine dayanılması bu davada ücret talebinde bulunulmaması, buna rağmen 24.11.2015 tarihinde açılan davada ücretin hiç ödenmediğinden bahsedilmesi ve ardından sonuç ve talep kısmında "eksik ödenen ücretler"den söz edilerek talepte bulunması, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 29. maddesinde öngörülen tarafların dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğüne açık şekilde aykırılık oluşturur.” şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/821 Esas ve 2019/1377 Karar sayılı ilamında “Bir başka anlatımla, kullanılan hak soyut değil somut olaylara dayanmalıdır. Eğer bir olayda, objektif iyi niyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyi niyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Hak sahibinin hakkını kullanmada iyi ya da kötü niyetli olduğunu saptamak kullananın iç dünyası ile ilgili olduğundan bunu belirlemek oldukça güçtür. Dolayısıyla her somut olayda, iyi niyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.” şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Bayar Hukuk Bürosu kurucusu Avukat Hüseyin BAYAR, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 29. maddesinde düzenlenmiş yargılamaya hâkim olan ilkelerden dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Dairelerinin emsal kararları ile birlikte kaleme almıştır.