Güncellenme Tarihi: 11 Kasım 2024

Müsadere usulü, ceza muhakemesi hukukunda özel bir muhakeme türüdür ve bir suç işlenmesi sonucu elde edilen eşya veya malvarlığı değerlerinin devlete geçirilmesini amaçlar. Kamu davası açılmamışsa veya kamu davası açılmış olup da esasla birlikte müsadere kararı verilmemişse, Cumhuriyet savcısı veya katılan, müsadere kararı verilmesi için davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir.

Kamu davası açılmış ve iade edilmesi gereken eşya veya malvarlığı değerleri ile ilgili olarak esasla birlikte bir karar verilmemişse, mahkeme bu durumda re’sen veya ilgililerin istemi üzerine eşyanın iadesine karar verir. Bu süreçte, müsadere veya iade edilecek eşya üzerinde hakkı olan kişiler de duruşmaya davet edilir ve sanığın sahip olduğu haklardan yararlanabilirler.

Müsadere hakkında verilmesi gereken kararlar duruşmalı olarak gerçekleştirilir. Müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kişiler duruşmaya çağrılır. Çağrıya uymamaları durumunda işlemin ertelenmesi gerekmez ve hüküm verilebilir.

Mahkeme tarafından verilen müsadere kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, katılan ve eşya veya malvarlığı üzerinde hak iddia eden kişiler için istinaf yolu açıktır. Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tabi olan eşya hakkında ise sulh ceza hâkimi duruşmasız müsadere kararı verebilir ve bu karara itiraz edilebilir.

Bayar Hukuk Bürosu kurucusu Avukat Hüseyin BAYAR, müsadere usulünün ceza muhakemesi hukukunda önemli bir yeri olduğuna dikkat çekerek, kişilerin hukuki haklarını koruma adına doğru adımlar atılmasının önemini vurgulamaktadır.

Yasal Uyarı: Bu makale Av. Hüseyin Bayar tarafından yazılmış ve Bayar Hukuk Bürosu’na aittir. İzinsiz kullanılması veya kopyalanması yasaktır.